Uranüs Plüton Karesi Eylül 2012

 

İkinci - Uranüs-Pluto Karesi 19 Eylül 2012

Çekişmelerin ve meydan okumaların tam ortasındayız. 7 kez gerçekleşecek olan karenin ikincisindeyiz. Birincisi, 2012 Haziran ayının son haftasındaydı. Haziran’daki gerginlik Eylül ayının son on günündeki gerilimi anlamak için önemli ipuçları verebilir. Bu çatışma bir özgürlük ve yeniden doğuş mücadelesi. Ancak felsefi bakış açısını astrolojik sembollerle birlikte kullanırsak, içinde bulunduğumuz aşamada ilk adımların ve bunlar için inisiyatif almanın kolay veya rahatlatıcı olması hiçbir şekilde mümkün değil; çünkü bu süreç bir yeniden doğuş ve özgürlük aşaması. Eğer tüm olan bitene rağmen kendinizi umursamaz bir boşluk veya yoğun bir ilgisizlik içinde hissediyorsanız o zaman büyük ihtimalle önemli bir kaçış içinde olabilirsiniz. Ya da artık yoğunlaşan öfkeden tüm empatinizi kaybedip kaskatı bir sertlik içinde kalabilir veya kendinizi bir şekilde kaçışa zorluyor olabilirsiniz. Bunu tercih etmenizin sebebi rahatınızı olduğu gibi korumaksa, maalesef 2012 Haziran ve 2015 Mart’a  kadar olan 7 denemenin mutlaka rahatınızı kaçıracağını söyleyebilirim. Bu yüzden belki de bu ilk safhalarda farkında olmak ve bireylik geliştirmek, yani kısaca büyümek ve yalnızlığı göze almak oldukça önemli olsa gerek. Eğer ortak hedeflerin peşinden eşitlik sağlayarak gidemiyorsanız, o zaman Ekim ayından itibaren yalnız kalmayı ve tutkularınızın peşinden yalnız gitmeyi göze almak faydalı olabilir. Aslında yalnızlık bu konun gelişimsel teması değil, ama gene de Ekim ayından itibaren daha fazla önem kazanacak bir gelişim konusu olacak. Esas mesaj daha önceleri de söylediğim gibi özgürlük ve yeniden doğuş ekseninde olacak. Bunu yalnız veya birileriyle birlikte yapmanız çok da önemli değil; ama eğer yetişkinlik, bireyliği koruyarak aynı zamanda birlik ve bir olmayı sağlayamayacak kadar az gelişmişse o zaman yalnızlığı göze almak daha gerekli olabilir. Bunun bir diğer parametresi hedeflerinizde ne kadar idealist olduğunuzla da ilgili. İdealizmin dozu arttıkça birliktelik özleminden de feragat etmeniz gerekebilir.    

Felsefeyi bir kenara bırakırsak, astrolojik olarak gökyüzünde 1965 - 1966 yıllarının devamı niteliğinde çok önemli bir çekişme ve meydan okuma olduğunu söylemekte fayda var. Bunun yeryüzündeki yansıması çok çeşitli boyutlarda olacak. Dolayısıyla kişisel hayatlarda da büyük resmin yansımalarını gözlemleyebiliriz. (Büyük resim derken daha ziyade içinde bulunulan sosyal şartları anlatmak istiyorum. Yani mahalle –şehir- ülke ve dünya şartları) Dışarıdan bakıldığında belki küçük ama kendi hayatımızın içinde çok büyük olan bu kırılmalar 2015’e kadar sürecek. Kimileri için bu köklü değişimler ilişkilerde, kariyerde veya aşina olunan sistemin değişmesine yönelik olarak her yönden değişken şekillerde yaşanabilir. Önceleri bu stresin dışarıdan gözlemlenmesi mümkün olmayabilir. Genelleme yaparsak özel hayatla iş ve kariyer beklentilerinin sürekli karşılıklı çekişme halinde yaşandığını söyleyebilirim. Statü ve güç dengesiyle, bireysel özgürlükler ve otorite sürekli olarak huzursuz bir (değim yerindeyse) savaş halinde olabilirler. 1965 - 1966 yıllarının bu olayla bağlantısı değişim dinamiğinin tohumlarının o yıllarda ekilmesinden kaynaklanıyor. Bunun astrolojik anlamı şu şekilde ifade bulabilir: 2015’e kadar hayatı köklü bir şekilde değişecek olanlar özellikle bu yıllarda doğmuş olanlar olacak. Ayrıca diğer bir bakış açısından bakarsak, 2015’e kadar kendisini en yoğun şekilde gerçekleştirmek isteyecek olanlar da gene bu yıllarda doğmuş olanlar olacak.

Bununla birlikte doğum haritasında kişisel gezegenleri Plüton ve Uranüs’le bağlantılı olanlar ve değişken (İkizler-Başak-Yay-Balık) burçların ortalarında doğmuş olanlar başta olmak üzere tabiî ki herkes yoğun değişimin baskısını çeşitli seviyelerde 2015’e kadar yaşayıp değişen önceliklere göre harekete geçme mecburiyeti veya baskısı hissedecekler. 

En kısa veya anlaşılabilir şekliyle şöyle özetleyebilirim, pek çok kişi için bilinen anlamda kariyer ve statü eski anlamını yitirmiş olacak, bu hoşnutsuzluğa ve değişim arzusuna dış dünyadan gelen sıra dışı ve cazip çağrılar eklenecek; ayrıca kişinin kendisinden beklentileri de değişmekte olduğundan iç dünyanın, bilinen dış dünyayla çatışması artacak diyebilirim. Kişisel ve toplumsal hedefler değişecek ve bu hedeflerin tekrardan yorumlanması gerekecek. Bu baskıların pek çoğu kadersel dışsal değişimler olarak yorumlanabilir. Ancak tüm cevapları bu şekilde vermek hayatın genelinde büyük bir hiçlik duygusuna sebep olabilir. Bu nedenle sorgulamak ve farkında olmak eskisinden çok daha önemli olacak. Eğer hayatınızın şimdiki döneminde dört bir yandan meydan okumalarla karşı karşıyaysanız aslında tam da doğru yerde olduğunuzu söyleyebilirim. Burada bir diğer kriter, hedeflerin hangi platformda yoğunlaşmaya başladığına dikkat etmek olabilir. Çünkü genelde dışsal meydan okumalara insanoğlu kendi büyük egosuyla meydan okuma eğilimindedir. Bu çizgide kişisel değişimlere ve farklılığa duyulan ihtiyaca kulak kabartmak esneklik için bir gereklilik halini alır.   

Siz hangi alanlarda çekişmeyi ve isyanı hissediyorsunuz? Hangi kabuğu kırmaya veya değiştirmeye uğraşıyorsunuz? Bunu esneyerek mi, yoksa yıkıp, öldürerek mi yapıyorsunuz? Hangi alanlarda özgürleşmeye çalışıyorsunuz? Neleri geride bırakmaya ve köklü bir değişim yapmaya hazırlanıyorsunuz? Felsefede ikinci kez doğmak tabiri vardır. Bunun için tasavvufta en sevdiğim tanımlama “babadan doğmak” terimi, Prof. Mim Kemal Öke’nin son kitabı “Aşkla Dans” ta söylediği gibi “…baba doğulmuyor, baba olunuyor”. Baba olmaya hazır mısınız? İster yetişkin olun ister genç, ister kadın-ister erkek, bu babalık sizin ruhunuzun sesini duyma vakti olduğunu anlatıyor. Kendi kendinizin otoritesi ve bütün olmak bu doğuşun ilk şartlarıdır.  Herkes bunu farklı seviyelerde ve çeşitlilikte yaşayacak. “Çeşitlilik” artık gözden kaçmayacak derecede gündemde olacak. Seçimlerde ve arzularda, her soruda ve her cevapta, tüm arayışlarda çeşitlilik ön planda ve kabullenilmesi zorlayıcı olacak. Bunu önceden görüp kendiniz ve en yakın çevreniz için hoş görebilir misiniz? Yeni yetişen ergen çocuğunuz, sevgiliniz ve eşiniz için bu değişimleri hoş görebilir misiniz? En önemlisi kendinizi-hoş görebilir misiniz? Karşınızda saygı duyduğunuz veya sevdiğiniz birinin tahammül edemediğiniz değişimlerini ve sizce raydan çıkan tutumlarını O’nun bir parçası olarak görüp esneyebilir misiniz?

Kişisel hayatlarda aşina olunan önceliklerden ve seçimlerden doğan kayıpları yeniden tanımlama zamanıdır şimdi; çünkü bunları oluşturan “kayıp” ve “değer” etiketi çoktan değişti; belki artık onlar kayıp değil veya güncel değil, ancak henüz bilinç bunu algılamakta yavaş kalmış olabilir. Yani gereksiz yere eski bilinenleri sürdürmeye beyhude çaba içinde olabilirsiniz. Bunu, hissetmekte olduğunuz sürekli kaos ve karmaşa korkusundan ve tükenmişlik hissinden anlayabilirsiniz. Bu bırakma veya kabullenme zamanının gecikmiş bir çan sesi olabilir.

Etrafınıza şöyle bir baktığınızda sürekli huzursuzluk veren isyanı ve meydan okumayı herhalde gözlemlemektesiniz. Politik veya kişisel boyutta, tüm ilişkilerde her yönden ve her perspektiften değişebilecek olan bu yoğun elektrikli ortamdan kaçış yolu yok maalesef. Ne gökyüzüne, ne de yeraltına kaçıp gizlenemezsiniz. Ancak bunun içinde kendi güvenlik kalıplarınızı esnetmeyi ve bırakabileceklerinizi geride bırakıp, yeniden doğmaya çabalayabilirsiniz. Aslında, böylesi bir durumdaysanız yardım, çağrı veya teklif çoktan gelmiştir; hatta kendini tekrar etmekte olabilir. Bunu görebilmek de sizin için esneklik testi olabilir. İşte tüm bu özetin devam edecek 5 silsileye daha yayılması 2015’e kadar olan sürecin hayatınıza neler getireceğini hayal etmenize yarayabilir. Eski kontrol mekanizmanızı yavaş-yavaş bırakın. Burada yavaş kelimesi kırılmaları önlemek için çok önemlidir. Bu yüzden 2015 dahil bir süreç var önümüzde. Yavaştan alıp, olmak istediğiniz kişi olmaya kararlı olmak belki ilk adımlar için faydalı olabilir; kararlı olun ki süreçte ölen kaybettiğiniz ruhunuz olmasın. 

İşte böyle önemli bir geçiş döneminden ve sınavından geçiyor tüm dünya ve insanlık. Tabi insanlığın sınavı ve değişimi hiç bitmez ama bir sonraki ders burada yaptıklarınızla tüm gelecek nesil için değişebilir. Şimdilik tohumu 1965 - 1966 yıllarına dayanan ve o yılları da içine alan 10 yıllık zaman içinde doğan nesli etkileyen esaslı bir dönemeçteyiz; özellikle bu nesil için yeniden doğmak tabiri şimdi önemli bir anlam ifade etmekte.

Çok uzun yazmışım…

Sağlıkla ve mutlu bir özgürlükle kalın. Esnek olup-yargılamayın-öldürmeyin demek isterdim. Türkiye’nin dönüşümü belki bunu öğrenmekle ilgilidir. Bunu her gün hatırlasak belki 2015’de çok daha iyi koşullarımız olur.  

Yazan Meltem Ersoy  6 Eylül 2012   
 

 www.astrolojivebiz.com tüm hakları saklıdır - Tasarım: Hatice Çakmak  |  Uygulama: www.teknoakademi.com